31 Ekim 2010 Pazar

Diyarbakır ve Trafik

İnanın son günlerde bu şehri artık tanıyamıyorum. Eskiden bir yerden diğerine gitmek için hiç bu kadar zaman harcamazdım. Şimdi ise yeşil ışığın yanması için trafikte 20 dakika beklediğim çok oluyor. Bu şehir ne zaman bu kadar büyüdü? Ne zaman her taraf arabayla doldu? Yoksa burası İstanbul da benim mi haberim yok? Ne olacak bu memleketin hali? (Not: Bu kadar da abartmayalım. Keşke tek sorunumuz trafik olsa.)

21 Ekim 2010 Perşembe

Diyarbakır Gezi - Ten Arched Bridge - On gözlü köprü

Dicle Nehrini yakından görmek isterseniz 11. yüzyılda yapılan ünlü On Gözlü Köprü sizin için iyi bir durak olacaktır.
If you want to enjoy a fine view of the Tigris flowing under, you should visit the 11th-century Ten Arched Bridge.





Ten Arched Bridge - Diyarbakır

Saint Georges Church - Saint Georges Kilisesi- Diyarbakır Gezi


Kırkdamaltı Kilisesi olarak da bilinen Saint Georges Kilisesi 3.yüzyılda yaptırılmıştır. 1283-1295 yılları arasında dekore edilmiştir. Birapsisli bazilikal planlı olan kilisede bulunan fresklerde, incilin hikâye ettiği tüm konular ile Selçuklu Sultanı II. Mesud’un resmi tasvir edilmiştir. Giriş bölümünü oluşturan mekan kayanın bir bölümünün kopması sonucu tahrip olmuştur. Yapının restorasyonu devam etmektedir.

Saint Georges Church was founded in the 3rd century. It was decorated between 1283-1295. In the frescos, it is possible to see the stories in the Bible and the picture of the Seljukian sultan Mesud II. The church is now being restored.





Saint Georges Church - Diyarbakır






Saint Georges Church - Diyarbakır

Syrian Orthodox Virgin Mary Church - Süryani Ortodoks Meryemana Kilisesi - Diyarbakır Gezi

Ortodoks Süryanilere ait bir kilisedir. 3. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen yapı, günümüze dek birkaç kez yanmış, yıkılmış, yenilenmiş, defalarca onarım geçirmiştir. Mardin'deki Deyr-ül Zafaran'dan gelen Patrik 2. Yakup, 1871 yılında ölene kadar burada yaşamış ve yapı o dönemde Patriklik Merkezi olarak hizmet vermiştir. Kilisede tuval üzerine yapılmış tarihi değeri bulunan 15 adet dini resim bulunmaktadır.

Virgin Mary Church church was founded in the 3rd century. By its literary works, decorated doors and other works of art, it is one of the most important Syrian churches in Diyarbakır. The church has a special meaning for the Syrian Community. Baptism of Saint Efrem in 303 AD and the promotion of Saint Yakup to the bishopric of Nusaybin in 309 AD increased its importance. In 1034, Virgin Mary Church hosted as Syrian Bishopric for specific periods. Until 1933, Diyarbakır stayed as the center of Syrian Archbishopry. There are 15 valuable canvas paintings in the church with religious themes.





Syrian Orthodox Virgin Mary Church- courtyard

Behram Paşa Mosque- Behram Paşa Camii - Diyarbakır Gezilecek yerler

Behram Paşa Mosque-Diyarbakır






Behram Paşa Mosque-Diyarbakır

   



Behram Paşa Mosque-Diyarbakır





Behram Paşa Mosque-Diyarbakır


Behram Paşa Mosque is one of the important historical mosques of Diyarbakır. It was built between 1564-72.

Behram Paşa Camii Diyarbakır’ın en önemli camileri arasında yer alır. 1564-72 yılları arasında Behram Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mimar Sinan'ın eseri olduğunu biliyor muydunuz peki?

17 Ekim 2010 Pazar

Visiting Diyarbakır

UIt is now very easy to fly to Diyarbakır from the big cities of Turkey. Many leading airlines offer flights to the city (Pegasus, Atlas jet, THY, Sun express). A relieving information is that you don't have to spend much time on air.

İstanbul-Diyarbakır 110 min.
Ankara-Diyarbakır 70 min.
İzmir-Diyarbakır 130 min.
Antalya-Diyarbakır 100 min.

I have to warn you. In summer, the city is extremely hot. You'd better not come here in July and August at all. In this period, people generally leave the city and find a cooler place.

16 Ekim 2010 Cumartesi

Diyarbakır - Ulaşım

Diyarbakır'a nasıl gidilir? Diyarbakır aslında büyük şehirlere insanların tahmininden çok daha yakın bir şehirdir. Bunun nedeni ise son yıllarda birçok şehre direkt uçuş olanağı bulunması.
Birçok havayolu şirketinin (Pegasus, Atlas jet, THY, Sun express) Diyarbakır'a seferi var.
İstanbul-Diyarbakır 110 dk
Ankara-Diyarbakır 70 dk.
İzmir-Diyarbakır 130 dk
Antalya-Diyarbakır 100 dk

13 Ekim 2010 Çarşamba

Diyarbakır'da hava

Başlığa bakınca belki de mecazi olarak kullandığımı düşündünüz ama ben gerçekten Diyarbakır'ın havasından söz edeceğim. Başka bir şehre gitmeden önce ben önce internetten o şehrin havasını araştırırım. Ona göre kıyafet almak için. Belki Diyarbakır için böyle bir araştırma yapan olur diye bu konuda biraz bilgi vermek istedim.

Diyarbakır'da iki mevsim vardır. Yaz ve kış. Ama yaz mevsimi de kendi içinde normal yaz ve cehennem sıcağı dönemi olarak ikiye ayrılabilir belki. Temmuz ve Ağustos ayları cehennem sıcağı dönemine girer. Bu aylarda Diyarbakır'a zorunlu değilseniz gelmemenizi öneririm. Mayıs, Haziran ve Eylül ayları ise başka şehirlerin yaz ayları tanımına daha uygundur. Kış çok yavaş gelir burada. Belki de yazın sonunu o kadar hasretle beklediğimizden bize öyle geliyor. Mesela bugün 13 Ekim ama dışarıdaki insanların yarısı kısa kollu kıyafetlerle dolaşıyor. Bence bu şehrin en güzel ayı Ekim. Mayıs da güzel ama bazen yaz aylarını aratmayan bir sıcak da olabiliyor. Ayrıca beni daha Mayıs ayından yazı nasıl geçireceğim endişesi kapladığı için bu ayın tadına varamıyorum.

Diyarbakır'da otuzdan fazla yıl yaşamış biri olarak kışla ilgili şöyle bir gözlemim var. Kış mevsimi normalde az yağışlı geçer. Neden bilmem ama yağmur genelde geceleri yağar. Hava fazla soğuk değildir. Tabii ki Antalya gibi değil ama hemen her gün biraz güneş görürsünüz. Yılda bir ya da iki defa kar yağar. O da bir iki gün sonra yok olur. Fakat bu söylediklerim normal kışlar için geçerli. Yaklaşık dört yılda bir felaket bir kış geçiririz. Kar buz soğuk hepsi bir arada. Bazen bir ay karın yerde kaldığı olur. Şimdi düşününce böyle üç veya dört kış hatırlıyorum. Yani şansınız varsa ve böyle bir kışa denk gelmezseniz kış mevsimi gayet rahat geçer.

10 Ekim 2010 Pazar

Çocukluğumdaki Diyarbakır

Bugün biraz kendi çocukluğumdaki Diyarbakır’dan söz etmek istiyorum. Çocukluğum Dağkapı, Bağlar ve Ofis semtlerinde geçti. Bağlar gecekondu mahallesiydi. Ofis semti ise Diyarbakır’ın mutena (bu kelimeyi de hayatımda ilk kez kullanıyorum) bir semti sayıldığı için oraya taşındığımızda bayağı sevinmiştik. Bu semtin bugünkü halini görünce inanması çok güç ama sokağımızda hemen hemen hiç araba yoktu. Sakin, sessiz ve elit bir yerdi burası. Dört veya beş katlı apartmanlardan oluşurdu. Bu apartmanların çevresinde ufak da olsa çocukların oynayabileceği bahçeler vardı. Benim çocukluğumda burası daha İstanbul trafiğine sahip değildi. sonra ben bir ara üniversitede okumak için şehri terkettim. Bu arada ne mi oldu? Ofis’teki binaların bahçeleri artan arabalara otopark sağlamak için yola katıldı önce. Sonra apartmanların zemin katları bin bir dalavereyle dükkâna dönüştürüldü. Bazı binalar yıkıldı ve yerlerine sekiz dokuz katlı yeni binalar yapıldı. Bunlar yapılırken de etraftaki bahçelerden eser kalmadı. Ofis artık iş merkezi olduğu için zemin katlardan sonra sıra diğer katlara geldi. Bilgisayarcılar, sendikalar, kuaförler, güzellik salonları hatta güvenlik şirketleri derken eski sakinleri bu semti birer birer terk etmeye başladılar.
Ofis artık dev yer altı otoparklarında bile yer bulunmayan Beyoğlu benzeri bir yere dönüştü. Hele bir Sanat Sokağı var ki her çeşit insanı orada görmek mümkün.
Benim çocukluğumdan beri Diyarbakır üç ya da dört kat büyümüştür herhalde. İnsanlar her on yılda bir şehir içinde de göç ediyorlar. Bu daha ne kadar sürecek merak ediyorum doğrusu.